30 Kasım 2017 Perşembe
"komplo teorisi"
KOMPLO TEORİSİ
Bugün sanat, bilim, politika gibi birçok alanda salgın gibi, mental bir hastalık olan komplo teorilerinin dile getirildiğine tanık oluyoruz. Bir çeşit bilgi simülasyonu olan komplo teorileri gerçeklikle başa çıkmak için yeterli zihinsel ve ruhsal donanıma sahip olamama halinden kaynaklanan bir zafiyettir. Bu teoriler hastalığı iyeleştirmeyen ama semptomlarını ortadan kaldıran ağrı kesici ya da uyuşturucu gibidirler. Kullanıldıkça, sorunları çözememekten ve ötelemekten dolayı ölümcül sonuçlara yol açarlar. Bu nedenle onlarla hesaplaşmak kaçınılmaz bir ödevdir.
Komplo teorilerine sarılmanın ve ondan vazgeçememenin nedenleri bulunur. İlkin bu teoriler oldukça çekicidir. Bu çekicilik ise komplo teorilerinin faillerinin mistik, belirsiz ve çok güçlü olmasından gelmektedir. Gizem ve güç insanları her zaman kendine çekmiştir. Gizem ve gücü takip edenler bu gizem ve gücü paylaştıklarını düşünürler. Ayrıca komplo teorileri bireylerin sorumluluğunu üstlerinden aldığı için huzurlu bir edilgenliğe kendilerini bırakmalarını sağlar. Ama tüm bunlar bir yanılsamadır. Komplo teorileri yanlış bir bilincin ürettiği çarpıtılmış gerçeklik görüntüsüdür.
Komplo teorileri bir yönüyle sanatsal yaklaşıma da benzer gibidir. Bu benzerlik komplo teorilerin gizeminden gelir. Gizem her zaman bir mesafeye ve loşluğa ihtiyaç duyar. Bu mesafe ve loşluk belirsizliğe yol açar ve belirsizlik bireylerin hayal gücüyle doldurulur. Hayal gücünün harekete geçmesi bireyde özne olduğuna dair yanılsama yaratır. Bu durum sanatsal tavra benzer. Sanatsal yaklaşımda birey, bir özne olarak ve hayal gücü marifetiyle verili olanı aşabilir. Ama komplo teorilerinde ne özne olunabilir ne de verili durum aşılabilir. Komplo teorileri sadece bu yanılsamayı yaratır.
Aslında komplo teorisi sanat alanına 1996 yılında J. Baudrillar’ın “Sanat Komplosu” makalesi ile girmiştir. Baudrillard makalesinde sanatın aslında tanımlandığı şekliyle ve işlevsel olarak çoktan ortadan kalktığını onun yerine onu taklit eden ama hiç de sanat olmayan bazı üretimler bıraktığını söylüyordu :Sanat artık imge düşmanı (ikonoklast) bir şeye dönüşmüştür. Modern imge düşmanlığı Kendini imgeleri yok etme şeklinde değil, sınırsız sayıda bomboş, üstünde görülebilecek hiçbir şey olmayan imgeler üretmek şeklinde göstermektedir. Bunlar sözcüğün gerçek anlamında geride iz bırakmayan imgelerdir. Estetik açıdan üstünde bile durmaya değmeyecek şeyler olmakla birlikte kaybolup giden bir şeyleri anımsattıkları söylenebilir. Bir sırları varsa o da budur.
Baudrillard’ın sanat komplosu belirsiz kötücül bir gücün değil bizzat kapitalist sistem tarafından ortaya çıkarılmış bir sonuçtur. Guy Debord’un “Gösteri Toplumu” kitabında da göstermeye çalıştığı gibi kurumların, kavramların tarihsel içerikleri kaybolmuş bunun yerine işlev ve anlamdan azade ikizleri geçmiştir. Sanatsal nesneler ve eylemler görünüşte vardır ama yoktur.
Türkiye’deki özellikle çağdaş ve güncel sanat alanının konuları kendi yaşadığı hayattan, kendine ait meselelerden daha farklı alanlara yoğunlaşmış görünmektedir. Temelde estetik tecrübeleri dışlayıp, daha kavramsal, analitik, dilsel süreçleri merkeze koyan, politik bir tavırla sanatsal alana yaklaştığını söyleyen, iddia eden bu sanatsal çerçevenin, çevrenin içinde yaşadığı hayata kayıtsız kalması da ayrıca sorgulanması geren bir durumdur. Bunun yerine bu sanatsal çerçevenin, çevrenin uluslararası sanat sistemine ve onunda çevreleyen uluslararası eko-politik yapılara angaje olarak, minör bir yaklaşımla yerel kimlikler ve cinsel tercihlere uzunca bir süre odaklandığını söylemek mümkündür.
Şimdi böyle bir perspektiften bakınca kafaların biraz karışması mümkündür. Ama biliyoruz ki sanat zaten modernitenin başından beri Kafaları karıştırma ve sonra berraklaştırma görevini üstlenmiştir. Tüm eleştirimize rağmen, ne dersiniz acaba bazı komplo teorileri doğru olabilir mi? ......................................................................................... .......
....... ....... ....... ....... ....... ....... ....... ....... ....... ....... ....... ....... ....... ....... ....... ....... ....... ....... .......
Küratör: Fatih Balcı, Duygu Sabancılar .....................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
Sanatçılar
Ata Kam
Gülçin Aksoy
Rafet Arslan
Özgürcan Artan
Eda Aslan
Barış Atiker
Fatma Çakmak
Serkan Çalışkan
Gizem Enuysal
Murat Han Er
Olcay Erdinç
Genco Gülan
Ayfer Karabıyık
Hülya Küpçüoğlu
Esra Sağlık
Merve Seçkin
Muhammed Soydaş
Rüçhan Şahinoğlu
Sabahattin Şen
Merve Üstünalp
Serdar Yılmaz
...................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
Tasarım: Ercan Makreş
.....................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
BLOGSPOT
Sanatın üretim, etkileşim, dolaşım ve paylaşımına katkıda bulunmak amacıyla, kar amacı gütmeyen ve Balıkesir merkezli bir sanat mekanı olarak 2017 yılında kurulan Blogspot; bir sanatsal kullanım alanı olarak internet ortamında işleyen blogspot mantığını yine aynı ad ile fiziksel bir mekana taşımayı hedeflemektedir.
BLOGSPOT/ Hasan Baba Çarşısı Kat 5/452 Balıkesir