Serkan Çalışkan
Genç sanatçı Serkan Çalışkan işlerinde, toplumsal cinsiyet yolu ile üretilen eril ve dişinin normalleştirilmiş ve düzenlenmiş tanımlarının sınırlarını, aslında yine bu toplumsal cinsiyetin bir bileşeni olduğu halde öteki olarak addedilenin ne olduğunu sorgulayarak içeriden ve dışarıdan bir bakışla irdeliyor. Sanatçının tüm çalışmalarında olduğu gibi otoportrelerinde (“Kanatlarımın İnşaatı”, “Biraz bulut ve bir çanak anteni olsun evimizin üstünde”) de karşımıza çıkan bu hal, tüm toplumsal kodlamalara ek olarak, toplumun mikro birimi olan bireyin cinsel kimlik ifadesi olarak kendi içinde veya tanımlanma baskısı anlamında toplumun diğer bireyleri ile yaşadığı çatışmayı ifade ediyor.Ötekinin ve öteki olmayanın ne olduğu sorusuna, bu sorunun muhatabı bir birey ve sanatçı olarak, günlük hayat ve sanat tarihinden imajlar yolu ile katkıda bulunarak, normatif bir cevabın imkansızlığını ve gereksizliğini ortaya koyan sanatçı, dışarıda bırakılma ve içeride olma anlamında normatif yaklaşımların, toplumsal anlamda kodlanmış cinsel kimlik matrisinin yapısökümünden bağımsız olamayacağını da işaret ediyor.Renk ve form anlayışındaki özgünlük,ekspresif tavır ve resmin içerisine dahil ettiği simgesel nesneler de sanatçının anlatımını güçlendiren unsurlar olarak dikkat çekiyor. Sanatçı yazıyı da, kendi içinde taşıdığı anlam ve ötesinde bir plastik değer olarak resimlerine dahil ediyor. Eserlerinde eril ve dişil toplumsal sembollerin iç içeliğine göndermede bulunarak, bu sembollerin otomatik ve populist tanımlarındaki absürtlüğü de gözler önüne seren sanatçı Serkan Çalışkan farklı teknik ve araçları da kurgusuna dahil ederek, izleyicisini yapıbozumun sınırlarını sorgulamaya davet ediyor.